AVARA HUN!
AVARA HUN!
Raj Kapoor’un oynayıp yönettiği, 1951
yılı Avare filminden, teknelerin limandan ayrılmasına, yani avara olmasına
doğru tatlı bir gezi yapalım birlikte. Ne de olsa “avare”, “evinden uzak”
anlamına da geliyor. Bakalım dilimize başka takılanlar da olacak mı?
Avare
filmini bilmeyen var mı? Belki yeni nesil bilmez. (Ben çok da eski nesil
sayılmam ama yeni nesilden kastım, sanattan, kültürden uzak, ellerinden
düşmeyen cep telefonları ile “naber, napıyon?” iletişimi kuran, sadece “çok
satan” kitaplara, “çok gişe yapan” filmlere ve “çok popüler” müziklere yüz
veren gençlerdir.) 1951 yılında Hint sanatçı Raj Kapoor’un yönetip başrolünde
oynadığı bir filmdir Avare.
Film,
1964’te Semih Evin yönetiminde Türkiye’ye uyarlanmış, başrolü ise, gelmiş
geçmiş en büyük sanatçılarımızdan biri olduğu kuşku götürmez Sadri Alışık
oynamıştır.
Avare’nin senaryosu ya da öyküsü
kimin aklında ne kadar kaldı bilinmez ama bugün müziği halen dillerdedir. Zira
yeni nesilden kimi sanatçılar da şarkıyı teknik olanaklarla allayıp pullayarak
yeniden seslendirmektedir. Elbette bestecisi Shankar Jaikishan’ın yaptığı
orijinal haliyle Hintçe olan şarkı, dilimize de çevrilmiştir ve hatta birkaç
farklı versiyonu türemiştir.
NE GÜZEL ŞARKIDIR O
Parçayı bilenlerin şimdiden mırıldandıklarından eminim. Meraklısı
için, internetten bulduğum sözlerini, Türkçe çevirisi ile birlikte buraya
alayım: (Buradan da izleyerek dinleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=VY1pWTek2sY)
“Awara
hoon / Avereyim
Ya gardish mein hoon aasmaan ka taara hoon / Veya şansım döndü de gökyüzünde bir yıldız mıyım?
Ya gardish mein hoon aasmaan ka taara hoon / Veya şansım döndü de gökyüzünde bir yıldız mıyım?
Aawara
hoon / Avereyim
Ya gardish mein hoon aasmaan ka taara hoon / Veya şansım döndü de gökyüzünde bir yıldız mıyım?
Awara hoon /Avereyim
Ya gardish mein hoon aasmaan ka taara hoon / Veya şansım döndü de gökyüzünde bir yıldız mıyım?
Awara hoon /Avereyim
Raj Kapoor |
Gharbaar
nehi sansaar nehi/Ailem yok yuvam yok
Mujh se kisi ko pyaar nehi /Beni seven kimse yok
Us paar kisi se milne ka ikraar nehi /Nehir boyunda beni bekleyecek bir sevgilim yok
Mujh se kisi ko pyaar nehi /Beni seven kimse yok
Sunsaan nagar anjaan dagar ka pyaara hoon /Benim için şehir bomboş, sevgi yolu bilinmez oldu
Mujh se kisi ko pyaar nehi /Beni seven kimse yok
Us paar kisi se milne ka ikraar nehi /Nehir boyunda beni bekleyecek bir sevgilim yok
Mujh se kisi ko pyaar nehi /Beni seven kimse yok
Sunsaan nagar anjaan dagar ka pyaara hoon /Benim için şehir bomboş, sevgi yolu bilinmez oldu
(Nakarat)
Abaad
nehi barbaad sahi/Mutlu olmazdım serseri olurdum
Gaata hoon khushi ke giit magar/Ama söylediklerim evlilik şarkıları
Zakhmo se bhara sina he mera/Yüreğim yaralarla dolu
Hansti he magar ye mast nazar/Fakat çevrem mutlulukla dolu
Gaata hoon khushi ke giit magar/Ama söylediklerim evlilik şarkıları
Zakhmo se bhara sina he mera/Yüreğim yaralarla dolu
Hansti he magar ye mast nazar/Fakat çevrem mutlulukla dolu
Dunyaa
mein tere teer /Ey dünya beni yaraladın mı?
Ka ya taqdeer ka maara hoon/Bu benim kötü kaderim mi?
Ka ya taqdeer ka maara hoon/Bu benim kötü kaderim mi?
(Nakarat)”
İŞSİZ GÜÇSÜZ, AYLAK, EVİNDEN UZAK
Efendim, Türkçede de avaredir bu
şarkının adı, Hintçede de, Farsçada da. Türk Dil Kurumu Sözlüğü, “İşsiz, işsiz güçsüz, aylak” der avare
sözcüğünün anlamı için. Hepsi, Farsça “avara”dan gelir. (Evet evet, tahmin
ettiğiniz yere gidiyor konu.) Sevan Nişanyan’ın etimolojik sözlüğü Sözlerin
Soyağacı da, “Kayıp, evinden uzak düşmüş,
aylak” olarak tanımlar sözcüğü, yine Farsça “avara”dan geldiğini
hatırlatarak.
Zaten Avare filminde Raj Kapoor’un
canlandırdığı karakter Raj(karakterin adı da Raj) da, varlıklı bir aileye
mensupken, bölge hâkimi olan babasıyla ters düşüp evden ayrılır ve tam bir
aylak hayatı sürer. “Evinden uzak” düşmüştür. Sadece evinden değil, sevdiği kız
Rita(Nargis’in canlandırdığı karakter)’dan da ayrı kalır, acı çeker. Sonunu
söylemeyelim, belki biryerlerden bulup izlemek isteyen çıkabilir.
DENİZDE KİBARLIĞIN ÂLEMİ YOK Kİ…
Avare sözcüğünün kelime anlamı,
filmde buram buram her kareye sinmiştir adeta. Aylaktır Raj, evinden uzaktır,
işsiz güçsüzdür. Tam bir avaredir yani.
Biz denizciler de teknelerimizle
limandan ayrılırken “avara” oluruz. Halatları çözüp denize doğru açılma,
kıyıdan uzaklaşma işidir “avara olmak”.
Kullandığımız denizcilik terimleri,
asırlar içinde Akdeniz’de oluşmuş bir ortak dil olan Lingua Franca’yı oluşturan
hazinenin birer parçasıdır. Alarga, vira, alabanda, ohoo, şimdi saymak
olanaksız, yüzlerce sözcük, hep o ortak lisandan, Lingua Franca’dan gelir. Bu
özel denizci dilinin hazinesini, İtalyanca, İspanyolca, Arapça, Farsça,
Yunanca, Türkçe sözcükler oluşturur. Arapça-Farsça kökenli sözcükler de, tahmin
edilenden çok daha fazladır bu ortak dilin içinde.
İşte “avara” da onlardan biri.
Denizde “avara”yı olduğu gibi, Farsça aslıyla kullanmışız ama karaya gelince
sözcük bir incelmiş, bir düzenlenmiş, allanıp pullanmış ve “avare” olmuş.
Gerçekten de “avare” demek, “avara” demekten daha hoş geliyor kulağa. Ama
denizde hoşluğun pek âlemi yok! “Aganta burina burinata!” derken kaptan o
rüzgârın içinde bağıra çağıra bir emir veriyor. Kibarlık yapacak hali yok ya.
BİR DE FORA MESELESİ VAR
Tekneler avara olduklarında, yani
palamarları çözüp(yani halatları fora edip) limandan, yuvadan ayrılırlar.
Uzaklaşırlar. (Burada bir de “fora” parantezi açalım. Biz denizcilerin olmasa
bile, yelkenli yarışı haberi yapan gazetecilerin sarıldıkları ilk silahtır. Ne
zaman bir gazete –kırk yılın başında- bir yelkenli tekne yarışı haber
yayımlamaya kalksa, “yelkenler fora” diye başlık atar. Klişenin önde gideni
olmuştur bu. Bu nedenle pek çok insan fora sözcüğünü, yelken açmak, basmak,
hisa etmek zannederler. Oysa fora etmek, “çözmek” demektir. Halatı
çözdüğümüzde, fora etmiş oluruz. “Yelkenler fora” lafı, eskiden, serenli
teknelerde, yelkenler halatlarla serenlere bağlanırdı, kaptan “yelkenler fora”
dediğinde, demir adamlar direklere tırmanıp, serenlerin halatlarını çözerlerdi.
Yani yelken açmak için gerekli emirdi “fora”. O tip bir tekne kullananlar, hâlâ
o terimi de kullanırlar zorunlu olarak. Ama bir halatı çözmek, fora etmektir,
biz de kullanabiliriz, serenimiz olmasa da sakıncası yok. Fakat tekneyi
iskeleye(ya da şamandıraya) bağlayan halatları çözmek için “mola etmek” de
kullanılır, onu da hemen belirtelim.)
Evet efendim. Evinden uzak Raj ile
limandan uzaklaşan tekne arasındaki bağlantı, işte böyle bir şey. Tabii, Orhan
Kemal’in, “Baba Evi” adlı adlı romanından sonra okunması gereken “Avare
Yıllar”ını da ekleyerek, bir film, bir şarkı, bir terim, bir kitap dörtlemesini
de tamamlayalım.
Avara olduğunuz her limana selametle
yeniden ve neşeyle dönününüz efendim.
Yorumlar
Kendinize has yorumunuz ile bu yazınızda bilgilendirici ve hoş bir yazı olmuş.Elinize ve klavyenize sağlık.