Vızzz...

KARASİNEK

 Sabahları, gündoğumu saatlerinde, bir önceki günden içeri girip kalmış ve sinsi planlar kurarak hayatınızı karartmaya niyetli bir karasinek çıkar ortaya. Uykunun en tatlı yerinde kulağınızın dibinden geçer vızıldayarak. Sanki bir savaş uçağı pike yapmış, kulağınıza bomba bırakıp yükselmiştir tekrar. Uykunun bile engelleyemediği ani bir el hareketiyle bu hava saldırısını def etmek istersiniz. Bir süre ses çıkmaz. Yeniden uykunun mutlu kollarına bırakırsınız kendinizi. Zaten, alarmın çalmasına bir saat kadar kalmıştır ve kalkıp yeni güne hazırlanacağınız için, tek başınıza kalabildiğiniz tek yer olan uykunun şefkatli kollarında geçireceğiniz son saate iyice sarılırsınız.
 Dalarsınız yeniden uykuya.
 Fakat hava saldırısı, gözü kapalı verdiğiniz o şiddetli reflekse rağmen def olmamıştır, olmaya da niyeti yoktur. Yeniden başlar. Bir pike daha yapar. Nedense tam kulağınıza yapar bunu. Bu kez gözünüz açılır. Hain sineği ararsınız. Alarmın çalmasına 45 dakika vardır ve bu yarıda, uyku hanesinden üç puan almak için golü atıp uyumanız gerekmektedir. Karasinek izin vermez. Siz onu elinizin tersiyle def etmeye çalıştıkça önce biraz uzaklaşır, tam uykuya yeniden daldığınız sırada ortaya çıkar. Tam kulağınızın dibinden geçerek hem de. Hatta bazen konar bile.
 Artık sabrınız kalmamıştır. Maçın bitmesine 25 dakika kala, galibiyet umutları iyice suya düşerken yataktan kalkıp, terliğinizle ya da yatağınızın yanındaki dergi veya bir gazeteyi dürerek peşine düşersiniz bu saldırganın. Sineği uykulu gözlerle takip etmek de zordur hani. Hele koyu renkli bir zeminin üzerinden geçiyorken iyice zorlaşır durum. Halının hangi deseninin üzerindeydi en son diye şapşal şapşal yere bakınırken o, yeniden kulağınızın dibinden geçer alay ederek. Dürülmüş gazeteyi kulağınızın yanına sallarsınız ama karavana! Kulağınıza vurmuş bile olabilirsiniz. Aynaya konar, tüle konar, yatak başlığının kenarına, yastığınıza... Her defasında bütün gücünüzle abanırsınız ama uykudan yeni kalkmış ve üstelik dinlenememiş bir vücuttan çok daha çeviktir o. Doğuştan atak ve usta. Hızlı. Hem de çok hızlı. Sizin elifi görse mertek sanan uyku sersemi gözünüzün sersem olduğunu biliyormuş gibi, burnunuzun dibine pike yapıp uzaklaşır yeniden koyu bir zemine doğru.
 Alarm çalar!
 Sinek sağ, siz selamet yeni gün başlar. Yeni günün ilk düşüncesi, "Keşke dün pencereyi açık bırakmasaydım" olur.

 Huzur isteyen, pencereyi açık bırakmamalı, evet. Hayatınızda ne çok karasinek olduğunu düşündünüz mü hiç? Tam huzurlu bir hayat sürecekken, bazen geçmişten, bazen açık kalmış bir pencereden hayatımıza destursuz girip bütün huzurumuzu kaçıran, aslında hiçbir değeri olmayan karasineklerin varlığını düşündünüz mü?
 En iyisi, uykuya dalmadan önce pencereleri sıkı sıkı kapatıp, içeride kalmış bütün sinekleri yok etmek! Hayır şiddetten söz etmiyorum. Keşke pencereyi açıp, "Lütfen çık hayatımdan" dediğimizde çıkmayı becerebilseler!
 Beceremedikleri için onları imha etmek gerekiyor.
 Ya dürdüğümüz gazeteyle...
 Ya da zihnimizde!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DENİZCİ Mİ OLMAK İSTİYORSUN? KÜREK ÇEK!

DİVÂNÜ LUGÂTİ’T TÜRK’TE DENİZCİLİK TERİMLERİ TARAMASI

PÎRÎ REİS NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?