BABANI KAYBEDİNCE

52 yaşında koskoca bir adam olduğunu zannederken, babanı kaybedince, 1 yaşındaki haline döneceğini nereden bilecektin?


Hiç aklından geçer miydi, durup durup gözlerinin yaşaracağı, konuşamaz olacağın?

Sana bu kadar çok şey verdiğinin farkında mıydın, o hayattayken?

Denizi ve bütün doğayı sevmeyi, yelkenli tekne kullanmayı, kürek çekmeyi, hayattan zevk almayı, şarabı, viskiyi tatmayı, pipoyu doldurmayı, dürbünle ufku taramayı, nezaketi, temizliği, adabı… Yahu bak işte, bütün bir yaşamı sana babanın öğrettiğini hiç düşünmüş müydün?

Gülmenin güzelliğini, kavganın çirkinliğini, dostluğun değerini, dürüstlüğü, Atatürk’ü ondan öğrendiğini anlamak için ölmesi mi lazımdı yani?

Namusun bacak arasında değil yürekte olduğunu, okumadan bilgi sahibi olunamayacağını, her inancın saygıdeğer olduğunu kaç yaşındayken hissettirmeden işledi acaba zihnine?

Hiç gelmeyecekmiş sandığın o gün gelince…

Yani, ne kadar beklersen bekle, ne kadar hazırlanırsan hazırlan, o anın birdenbire geldiğini…

Nereden bilecektin?

Kızmana, eleştirmene yol açan her ne varsa onunla ilgili, aslında beş para etmez şeyler olduğunu nereden bilecektin?

Dilemen gereken yığınla affı, o gittikten sonra arkasından haykırmanın seni pek de rahatlatmayacağını, nereden bilecektin?

Başını yaslayabilecek en güvenli, en merhametli, en şefkatli, en karşılıksız sinenin, babanınki olduğunu nereden bilecektin?

 

Beni ben yapan babam Yıldırım Timoçin’in anısına…

Tayfun Timoçin

23 Kasım 2020

Yorumlar

TOHUMCU dedi ki…
Geride sizin gibi bir evlat bırakmış; ne mutlu ona !
Işiklar içinde uyusun.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DENİZCİ Mİ OLMAK İSTİYORSUN? KÜREK ÇEK!

DİVÂNÜ LUGÂTİ’T TÜRK’TE DENİZCİLİK TERİMLERİ TARAMASI

PÎRÎ REİS NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?