Yan Oda

(Nilüfer'de Yerel Gündem Dergisi, 2005)

Bir paranoyak, dişlerini nasıl fırçalar?
Yukarıdan aşağıya?
Soldan sağa?
Ne bileyim… Ben hiç fırçalamam ki!

Yan odadakiler benim hakkımda mı konuşuyorlar acaba?
Adımın geçtiğini duyuyorum. Aslında adımı tam olarak duyuyor değilim. Ama adımdaki sesli ve sessiz harflerin çok uygun bir araya gelişleri takılıyor kulağıma. Mutlaka benim adım o.
Tun-ta-ta… tan-tun… Tan-ta-tun… Evet evet… Benim adım bu. Yoksa niye bu kadar tangırdasınlar ki?
Peki ya adım nasıl geçiyor? Benden iyi mi bahsediyorlar, yoksa kötü mü? Benim ne rezil bir herif olduğumdan mı bahsediyorlar, yoksa ne iyi insan olduğumdan mı? Ama ben rezil bir herif değilim ki! Yoksa öyle miyim? Peki ya iyi bir insansam? İyi bir insan olsam niye benim hakkımda konuşsunlar ki? Kimse iyi insanlar hakkında konuşmaz. İyi insanlar hakkında konuşmak vakit kaybıdır. Herkes reziller hakkında konuşur ve kim bir rezil hakkında daha çok şey biliyorsa, o daha itibarlıdır. İyi! Demek ki ben rezil bir herifim. Kim sayemde itibar kazanıyor acaba? Rezilliklerim nitelikli olsa bari. Yoksa rezil olacağım bunlara. Yüzüme gözüme mi bulaştırdım yoksa rezilliklerimi? Rezil bile olamadım mı yoksa? Kimse yüzüme bakmayacak mı şimdi benim? Keşke iyi bir insan olsaydım da kimse benim hakkımda konuşamasaydı. Tamam da, ne diye bunlar durup dururken benim hakkımda konuşuyorlar? Kızdırmasınlar kafamı, ben de onlar hakkında konuşurum! Eyvah! Onlar hakkında konuşacak bir şeylerim varsa, bu, onların da rezil olduklarını gösterir. Yazık… Çok yazık! Olayların buraya varmasını hiç istemezdim. Gerçekten istemez miydim, yoksa tek istediğim bu muydu? Emin olamıyorum. Tek istediğim bu olsaydı olayları daha önce bu noktaya getirirdim. Kimsenin yardımı olmadan yapardım bunu hem de. Tek başıma. Saçmalıyorum. Olaylar şimdi bu noktada ve ben yine tek başımayım. Kimin yardım ettiğinin ne önemi var? Bu noktadayım ya, yetmez mi? Yooo!.. Bu da doğru değil. Ben bu noktadaysam, onlar da aynı noktada. Demek ki hepimiz aynı noktadayız. Demek ki yalnız değilim. Tek başıma değilim yani! Şu halde yan odada kesin benim hakkımda konuşuluyor. Ne güzel! Birilerinin hakkınızda konuşması güzeldir. Devir reklam devri. Rezilliğinizden de konuşsalar aynı, iyiliğinizden de. Sonuç olarak sizinle ilgili konuşuyorlarsa bu iyidir. Konu olmak iyidir. Konu komşu olmak da iyidir. Ama komşu daha iyi bir şey sanırım. Öyle olmasaydı, “ev alma komşu al” diyeceklerine, “ev alma konu al” derlerdi. Kapı komşum bana üç aydır selam vermiyor. Nedenini bilmiyorum. Ona karşı ayıp ettiğimi hiç sanmıyorum. Hatta mutfağımla onun yatak odası bitişik diye gece onbirden sonra bulaşık dahi yıkamıyorum, Ayrıca öyle olsa bile, bu benim hatam değil ki! Kim bilir nasıl biri çizmiş bu apartmanın planını, projesini. Mutfakla yatak odasını bitişik yapmak benim fikrim değildi. Ben buraya sadece taşındım. Hem o kadar da düşünmedim taşınırken. Keseme uygundu, ondan taşındım. Düşünüp taşınmadım yani, sadece taşındım. Bana bir “güle güle otur”a bile gelmedi zaten. Ayakkabılarımı kapının önünde de bırakmam hiç. Kokacaksa içeride koksun. Geçişine engel olmuyorum kısacası. Çöpümü de kapıcının geleceği saatten bir dakika önce çıkartırım kapıya. Yahu ne diye selam vermiyor bu bana? Yoksa tamamen onun yontulmamışlığı mı? Yoksa ben farkında olmadan kötü bir şey mi yaptım? Sonunu hatırlamadığım içkili gecelerin birinde duvara dayanıp, “ulan komşuuu, senin kulak memelerini mıncıklayayım e mi?” diye mi bağırdım acaba? Hayır hayır. Böyle bir şey hiç olmadı. Olsaydı bunu bana söylemesi gerekirdi. İnsan bir günaydın bile demediği komşusuna, sırf kulak memesini mıncıklamak istiyor diye küser mi? Dağ başı mı burası? Dağ başı değilse bu bana neden selam vermiyor? Oysa alt komşum benden memnun. Rahatsız olmasın diye geceleri neredeyse parmak uçlarımda yürüyorum. Yüksek sesle telefonda dahi konuşmuyorum. Cep telefonum gece dokuzdan sonra titreşimde sürekli. Telefonu da, titreşirken sehpanın bacakları vasıtasıyla alt kata ses gitmesin diye, süngerin üzerine koyuyorum. Onunla selamlaşıyoruz. O ne diye selam veriyor ki bana? Bir çıkarı mı var acaba? Yoksa yakında benden borç para mı isteyecek? Başım dik yürüdüğüm için beni zengin zannediyor herhalde. Saf komşum benim. Bende para ne gezer? Bende para no, para no… Yaklaşmadım bile zenginliğe hiç. Ama loto oynuyorum düzenli. Alt komşum loto oynarken mi gördü beni acaba? Zengin olacağımı mı anladı? Yoksa… Yoksa yan odadakiler benim komşularımla olan ilişkilerimi mi konuşuyorlar? Yok canım, sanmam. Benim nerede oturduğumu bile bilmiyorlar ki komşularımla ilişkilerimi bilsinler! O halde… Ne konuşuyorlar yan odada, adımı zikrede zikrede? Offfff!!!! Çıldıracağım.

Sanırım bu gece yatmadan önce dişlerimi fırçalayacağım!..
Ama nasıl?
Yukarıdan aşağıya mı?
Soldan sağa mı?
Yok yok… En iyisi hiç fırçalamamak!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DENİZCİ Mİ OLMAK İSTİYORSUN? KÜREK ÇEK!

DİVÂNÜ LUGÂTİ’T TÜRK’TE DENİZCİLİK TERİMLERİ TARAMASI

PÎRÎ REİS NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?